Wednesday 6 July 2016

Doğu Karadeniz Gezisi



Dört yıldır hayalini kurmuş olduğum Doğu Karadeniz gezisine çıkmama saatler kalmıştı. İçimdeki heyecanı ve endişeyi anlatmam o an sanırım olanaksızdı. Yine bir şey olacak ve gidemeyeceğim endişesiyle uçak saatinin gelmesini bekliyordum. Kapıların açılmasına yarım saat kalmıştı ki; bir önceki uçağın bir saat kırkbeş dakika rötar yaptığı anonsuyla içim burkuldu. O sırada yapılan ikinci anonsu duymamıştım. Düşüncelere dalmış olmalıyım. Endişeli düşüncelere… Uçağın kalkış saatine yirmi dakika kala kapıdaki görevliye bizimki ne kadar rötar yapacak diye sormaya gittim. Kapı numarası değişti efendim yanıtyla bir anda irkildim. Aman Allah'ım uçağı kaçıracağım. Hangi kapı diye sorduğumda yirmi dakikadan az kalmıştı. Öğrenir öğrenmez sırt çantamın ağırlığına rağmen neredeyse ayaklarım yerden kesilircesine koşuyordum. Tüm koridoru geçmeli, iki üst kata çıkmalı ve yine tüm koridoru koşarak geçmeliydim. Vardığımda bir oh çektim. Çünkü eli ağır kontrol görevlileri halen sırayı bitirememişlerdi. Yerime oturduğumda kalbimin atışlarını yanımdaki hanım sanırım hissediyordu. Sarışın, sevimli, güleç yüzlü biri. Meral hanım. Samsun’a yakın bir yerde oturuyor ve İstanbul’a toplantılara gelip gidiyordu. Sohbetin nasıl başladığını ya da hangimizin sohbeti başlattığını anımsamıyorum; fakat tüm süre boyunca harika bir sohbetle yol almak içimdeki tüm endişeleri alıp götürmüştü. Samsun’a vardığım andan itibaren tek tek adımlarımı planlamış olmanın rahatlığı içinde doğu karadeniz’in olağan üstü doğasının keyfini çıkarmaya başladığımı söyleyebilirim.

İlk kamping yerim Samsun olacaktı. Hem de bandırma vapurunun yanını seçmiştim. Başlangıç için daha anlamlı ve heyecan verici bir yer olamazdı. Kamp görevlisi ile tanıştığımda ise; çok şanslı olduğumu hisetmeye başladım. Temiz yüzlü, pırıl pırıl bakan bir adam. Elinden gelen tüm kolaylıkları sağlayıp; çadır yerimi gösterip; çaya davet etti. Bir yandan çay içiyor; öte yandan sohbet edip, rotayı gözden geçirmeme yardımcı oluyordu. Siz siz olun, nereye giderseniz gidin; yöre halkıyla dostluklar kurup, bölge hakkındaki en taze ve doğu bilgileri halkından edinin. Bilgiçlik taslarsanız mutlaka bir noktada duvara toslarsınız. Yıllar içinde nice trekking ve dağcımız yöre halkının uyarılarını dikkate almayıp ya hayatlarından oldular ya da büyük tehlikeler atlattılar. Küre dağlarında yaşadıklarımdan sonra kulağıma küpe yaptığım bir ilkedir. Gerçi yolumu kaybetmeyi alışkanlık haline getirmiş biriyim ama tehlike noktasına götürüyorsa; bu iyi değildir. Burgazada’da çay ve martı sesleri eşliğinde ahkam kesmek kolaydır. Ancak dağların üzerinde ve hava da birden bozmuşsa; aynı duyguları hissedemiyorsunuz. Üstelik bir de sis yolunuzu kapatmışsa; gözüne ışık tutulmuş, yağmurdan ıslak ve soğuktan donmuş tavşan gibi kala kalıyorsunuz.
Gezimin her anını kelimelere dökmem mümkün değil. Çünkü çoğu duygumu tarif edebilecek kelimeleri bulabileceğimi sanmıyorum. Ancak şu kadarını ifade edebilirim ki aşağıdaki rotayı izlemek istersenz; doğu karadeniz’in büyük bölümünü yaşamış ve hissetmiş olacağınızı söyleyebilirim.

Samsun – Maçka Livera Yaylası (Livera Kamping) – Korfakol yaylası ve yol üzerindeki irili ufaklı diğer yaylalar – Vazelon manastırı – Sümela manastırı – Hamsi Köy (beş köy) – Santa Harabeleri ve Santa Vadisi – Fırtına Vadisi – Uzungöl – Kaçkar Milli Parkı (Ayder, Gelin Tülü Şelalesi, Zilkale, Çat Yaylaları, Palovit Vadisi ve Şelalesi) – Mençuna Şelalesi – Arhavi - Hopa - Borçka – Borçka Karagöl – Macahel (Camili Köyü ve yaylası) – Artvin - Hatila Vadisi - Çoruh Vadisi – Yusufeli – İspir – Ovit Yaylası (Ovit krater yedi gölleri temmuz ortasından sonra kar temizleme çalışması sonrası mümkün) – Of – Trabzon - Giresun – Ordu -  Yason Burnu – Fatsa – Ünye – Terme – Terme Milli Parkı (Amazon Yerleşim Alanı)  - Samsun.

Haziran sonu – Temmuz başı olduğundan çoğu yerde henüz kar kalkmamıştı. Bu nedenle Macahel yolu ksımen halen çığ nedeniyle kapalıydı. Ayrıca Ovit krater yedi göl yolu da aynı durumdaydı. Köylülerın uyarısını dikkate alarak ovit yedi göller yoluna girmedim. Aynı şekilde Verçenik yaylası ve At Gölünü de bir sonraki sefere bırakmak durumunda kaldım.

Kaçkarlarda toplam 53 adet yayla mevcuttur. Görebildiğiniz kadarını ziyaret edip, kalabilecek bir rota planlamanızı öneririm. Eğer kalmadan geçiyorsanız, gecesini ve sabahını kaçıracaksınız demektir. Gün doğumu veya gün batımını kaçırmamanızı önermek isterim. Yalnızca yağmurun pıtırtısı ve rüzgarın sesi. Gecenin zifiri karanlığında göz alabildiğince yıldızdan bir gökyüzü. Ukalalık edip; anlatılmaz, yaşanır diyerek geçiştireceğim. Kararı kendiniz verirsiniz.

Bana göre iki yaylanın çok önemli bir yeri var. Birincisi Livera yaylası. Anabasis yolu üzerinde bir yayla. Yukarılara tırmandığınızda Korfakol yaylası üzerinden Sümela mastırını ve diğer tarafta Karadenizi görebiliyorsunuz. Diğeri ise, Macahel. Macahel, biyosferik koruma alanıdır. Bunun anlamı şudur; doğa örtüsü itibariyle Türkiye üzerindeki tüm bitkiler bu bölgede mevcuttur. Bu nedenle özeldir ve koruma alanıdır. Oraya vardığınızda zaten kendi gözlerinize inanmayacaksınız. Tek kelimeyle, hayran kalacaksınız. Ben hem hayran kaldım hem de gözlerim yaşlar ve içim şükürle doldu.

Öte yandan, yayla insanlarının temizliği ve güzelliğini de mutlaka yaşamanızı öneririm. Onlar beni sevdiler, ben de onları. Dostluklarını, temiz yüreklerini, güleç yüzlerini...

Hayalim aslında karadeniz'in doğusunu eşimle birlikte gezmekti. Öyle olsa da tamamlamak bana nasip oldu. İnandığım şu ki; tam veya bir eksiği yine de hayallerinizin peşinden ayrılmayın. Çünkü hayaller olmadan uzaklara gidemez; dünyanın muhteşem güzelliklerini görüp yaşamazsınız.. Bir gün bir eşim olursa, kalan yerleri onunla tamamlarım belki.. (Eş'ten kastım, herhangi bir eş değil; hayatı paylaşmanın keyif ve sevgisini bütün olarak yaşayacak yüreği sevgi ve güzelliklerle dolu biri. Yüzünün ve bakışlarının güzelliğine yüreğinin ve sözlerinin güzelliği karışmış biri. Ruhu tertemiz biri. Yoksa, yeterince eş eziyeti tattım..)

Yolun ve öykünün geri kalanını size fotoğrafların bir kısmı anlatsın. (Batı Karadeniz ile birlikte tamamını yayımlamak isterdim ancak şanssızlık eseri batı karadeniz gezisi fotoğraflarını kaybettiğim için ekleyemiyorum.) 

Anabasis 
https://tr.wikipedia.org/wiki/Anabasis
http://www.idefix.com/Kitap/Anabasis-Onbinlerin-Donusu/Ksenophon/Felsefe/Felsefe-Bilimi/urunno=0000000366743
https://en.wikisource.org/wiki/Anabasis
Space and Landscape in Xenophon’s Anabasis http://www.academia.edu/25431997/Space_and_Landscape_in_Xenophon_s_Anabasis













































































Genel hatlarıyla rota. Tüm detaylarıyla 2048km.


No comments:

Post a Comment